Çoyr Runik Kitabesinin Yeni Okuma Yorumlaması Hakkında

Çoyr Yazıtı

Moğolistan‟da bulunan sadece 70 küsur karakterden oluşan Çoyren Yazıtı Prof. S.G. Klaştornıy tarafından yeniden yayımlandıktan sonra [Klaştornıy 1969; 1971] Türkologların dikkatini çekti. Bu yazıtın ilk yayını, S.Ye. Malov ile H.N. Orkun gibi çok saygıdeğer Göktürk yazıtları uzmanları tarafından 1936 ve 1938 yıllarında gerçekleştirildiği hâlde genel olarak pek başarılı sayılmaz. Bunu kanıtlamak için S.Ye. Malov‟un yaptığı çeviriye bakmak yeterlidir:

I … benim (?) ve benim …
II yol çatallanmasında
III yazdı, uzak ve yakınları belirleyerek.
IV (Yol) çatallanmıyor (ilerde?) göz gördüğü kadar.
V Nehirden yavaşça geçin! [Malov, 1936, ss. 255-256].

Bence metnin anlamsız olması, yazıt karakterlerinin yanlış tespit edilmesinden kaynaklanmaktadır. Hesabımıza göre, şimdiki aşamada tespit edilen 70-80 karakterden S.Ye. Malov 50‟sini görmüş bunların sadece 17‟si doğru okunabilmiştir. S.Ye. Malov‟un oluşturduğu metinde birinci satırın başı ile ikinci satır eksiktir. Bütün bunların sebebi, Moğol araştırmacılarının S.Ye. Malov‟a sunduğu mükemmelden uzak olan fotoğraf ve çizimlerdir. Mevcut durumun suçlusu ise zamandır. Çoyren yazıtının birçok karakteri bayağı aşınmış olup, tecrübeli paleografi uzmanları tarafından doğrudan araştırılsa bile gerçekten zor okunur. Türk bilim adamı H.N. Orkun, S.Ye. Malov‟un makalesinde yayımlanan karakterleri ve transkripsiyonu «Bir baba yazıtı» ismi altına kendi kitabına dâhil ederek, S.Ye. Malov‟un yaptığı bazı tespitlere katılmadığı için çeviriyi yayımlamaktan vazgeçmiştir. H.N. Orkun, S.Ye. Malov‟un çözdüğü bazı sözcükleri farklı yorumlayıp yazıtın bir epitafya değil, bir sınır taşı yazısı olduğu kanaatine varmıştır. Ayrıca H.N. Orkun, Çoyren yazıtının karakterlerini Yenisey karakterlerine benzeterek, yazıtın S.Ye. Malov‟un yaptığı gibi VIII. yy.a değil, daha geç bir döneme ait olduğunu düşünmüştür [Orkun, ETY-II, ss. 164-168].
H.N. Orkun‟un bu isnadı bugünlerde reddedilmiştir. Birincisi, Çoyren yazıtı artık epitafya olarak yorumlanmaktadır. İkincisi, Çoyren karakterleri, en eski Orkon yazıtı olan VIII. yy.ın başına ait olan Tonyukuk yazıtının karakterlerine (özellikle t¹, M, n², b², Z vb. harflerinin yazılışında) büyük benzerlik sergilemektedir.
S.G. Klaştornıy tarafından 1969 ve 1971 yıllarında gerçekleştirilen Çoyren yazıtına ait yeni yayında büyük bir gelişme kaydedilmiştir. Bütün satırlar tam olarak tespit edilip 70 karakterden 61‟i doğru okunmuştur. S.G. Klaştornıy, metnin başındaki satırların birinde İlteriş Kagan ismini bulmuştur (isim vardır, hem de bu satır, metnin baş satırıdır). Bu tahmine dayanarak S.G. Klaştornıy yazıtın adı geçen Kagan‟ın dönemine, yani 682-691 yıllarına ait olduğunu tahmin etmiştir. Çin tarih kaynaklarının bazı yorumlarına dayanarak ise ilgili dönem daha da daraltılmıştır.
S.G. Klaştornıy‟e göre yazıt, Türklerin Ötüken‟e (Hangay‟a) yerleştikleri 688 yılı ile Türk Kağanlığını yeniden oluşturan İlteriş Kağan‟ın öldüğü 691 yılı arasındaki döneme aittir. Dolayısıyla S.G. Klaştornıy, Çoyren yazıtının ‘İkinci Türk Kağanlığına ait olan ilk yazıtı, tarihlendirilebilen en eski Türk yazıtı sayılabildiğini’ yazmıştır [Klaştornıy, 1971, s. 257]. Bu iddiaya dayanarak ilk Türk yazıtları, daha önce düşünüldüğü gibi VIII. yy.ın başına değil, VII. yy.ın sonuna aittir. A.N. Kononov bu şekilde düşünerek “Türk Runik Abideleri Dilinin Grameri” kitabının alt başlığında tarihlerini “VII.-IX. yy.” olarak vermektedir. A.N. Kononov, S.G. Klaştornıy‟ın yukarıda bahsedilen yorumunu bir alıntı olarak vermektedir [Kononov, 1980, s. 3, not 1]. Böylece Çoyren yazıtının yorumu özel bir anlam kazanarak dikkatlice araştırılacaktı. Ancak yazıt yoğun bir ilgi görmedi. 1990 yılında, Ulan-Bator‟daki Baş Tarih Müzesinde saklanan Çoyren yazıtı A.B. Ercilasun ve O.F. Sertkaya tarafından incelendi. O.F. Sertkaya, 1996 yılında Seged‟te yapılan PIAK toplantısındaki konuşmasında yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıklamıştır. Tespit ettiği 83 karakterden 66‟sı doğru okunmuştur. İlk bakışta O.F. Sertkaya, S.G. Klaştornıy‟e nazaran fazla ilerlememiştir, ancak runik yazıtlarda sadece karakterleri doğru tespit etmek yeterli değildir. Önemli olan ikinci şart, bu karakterlerin sözcüklere doğru şekilde ayrılması/ birleştirilmesidir. Metni doğru olarak okuyabilmenin üçüncü kesin şartı ise bustrofedon denilen birbirini ters yöne takip eden satırların sırasını doğru çözmektir. S.G. Klaştornıy‟ın görmeyip O.F. Sertkaya‟nın gördüğü birkaç karakter tarihin bir kısmını oluşturmaktadır, yani üčinč ay „üçüncü ay‟. O.F. Sertkaya, bu ifadeye satırın yatay kısmını, yani ayın gününü belirten yetiqa kelimesini bağlamıştır. S.G. Klaştornıy ise tarihi hiç okumamıştır. O.F. Sertkaya‟nın, S.G. Klaştornıy‟den farklı olarak adı geçen tarihi İlteriş Kağan ismini içeren satıra bağlaması da önemlidir. Bu yüzden O.F. Sertkaya‟nın katkısı çok küçük görünse de anlam açısından çok önemlidir [Sertkaya, 1996]. Diğer taraftan S.Klaştornıy yetiqa kelimesini, aşağıdan yukarıya doğru dik olarak geçen satırdaki (a)drlmz kelimesine haklı olarak bağlamıştır. O.F. Sertkaya‟nın metninde ise bu satır, metnin diğer kısımlarına bağlı değildir.
O.F. Sertkaya‟nın tebliği ve makale etkisi altında Çoyren kitabesinin yeni iki okuma denemesi bulunmaktadır. Bu denemeler, F.S. Barutçu-Özönder‟e ve K. Suzuki‟ye aittir. Harflerin tespitinde iki bilgin önceki tespitleri takip etmesine rağmen harfleri kendince okumaya çalıştılar. Okumalarında iki olumlu madde vurgulamamız gerekir. İlki ikisi de bilgin S.G. Klaştornıy ve O.F. Sertkaya‟dan farklı olarak kitabenin başlangıcı olarak İlteriş Kağan ismini içeren satırda durdular. İkincisi olarak kitabede geçen tarih üçinç ay yetika devamını olarak (a)d(ï)r(ï)lm(a)z sözcüğünü kabul etti – bunun gibi devamı yalnızca S.G. Klaştornıy‟deydi. Dediğim gibi Çoyren yazıtının doğru okunması için satır sırası son derece önemlidir. Bu yüzden taş şekli ve metin yapısına tekrar bakalım. Karakterler, insan vücudunu teşkil eden bir taşın ön tarafında derin, kesintisiz oluklardan oluşmaktadır. Bu heykel Ulan-Bator şehrinin 180 km güneybatısında ve Gobi Çölünün kuzey sınırında bulunan Çoyr Demiryolu İstasyonunun 15 km kuzeydoğusundaki geniş bir kurgan üzerinde bulunmuştu. 1929 yılından itibaren Moğolistan Merkez Devlet Müzesinde saklanmaktadır. Heykelin ebatları 135 х 43 cm, kalınlığı 46 cm‟dir. Uzmanlara göre, heykel daha eski döneme ait olup yazıt için, yani dikili taş olarak sonradan kullanılmıştır. Satırlar insan vücudunun ön kısmında, boyundan karnın alt arasında oyulmuştur. 6 satırdan 4‟ü yukarıdan aşağıya doğru, 2‟si ise aşağıdan yukarıya doğru geçmektedir. O.F. Sertkaya‟nın tespit ettiğine göre, karnın alt kısmındaki yatay satır kısmı ayrı bir satır değil, İlteriş Kağanın ismini ve tarihi içeren satırın devamıdır. S.G. Klaştornıy‟ın tespit ettiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru geçen ve drlmz kelimesini içeren satır, bu satırın devamını oluşturmaktadır. S.G. Klaştornıy, O.F. Sertkaya, F.S. Barutçu-Özönder ve K. Suzuki, metinleri aşağıda gösterdiği şekilde oluşturmuştur (parantez içine aldığım sesliler yazıda gösterilmeyen seslilerdir). S.G. Klaştornıy, satır sırasını aşağıdaki gibi düzenleyip şöyle okumuştur [Klaştornıy, 1969: 99; 1971: 254]:

büyütmek için üzerine tıklayınız.

S.G. Klaştornıy, satırları soldan sağa doğru, yani insanın sağ omuzundan sol omuzuna doğru yerleştirmiş, O.F. Sertkaya ise tam aksi – sağdan sola – istikameti takip etmiştir. Fakat ikisi de bustrofedon reddetmeyerek aşağıdan yukarıya doğru geçen satırların özel durumuna dikkat etmemiştir. Bu satırlar aslında, yukarıdan aşağıya geçen normal satırlara bağlanıp son kısımları oluşturmaktadır. Satırların yukarıdan aşağıya ve soldan sağa doğru geçmesi, paleografik açıdan Çoyren yazıtı ile aynı genel özellikleri sergileyen Tonyukuk yazıtının özellikleriyle kanıtlanmaktadır. Ancak Tonyukuk dikili taşlarında bustrofedon yokken, Çoyren yazıtında ise satırın ters istikamette devam etmesi iki yerde görülmektedir (benim, İVK adlı sütunumda, bunlar r-harfini alır: 1b-r ve 4a-r). F.S. Barutçu-Özönder, reversli satırı (1b-r) tarihten sonra doğru koymuş, fakat cümlenin öznesini (yani kağan ismini) devamından (tarihten) ayırıp onunla bağlı olmayan ikinci reversli satırla (4a-r bizde, sol dış satır onun dediğinde) bağladı. Bu hatalı olan bağlantısı dışında Sayın Barutçu‟nun satır sıralaması bence doğrudur (çeviri/anlam yorumlaması hakkında bunu söyleyemem). K. Suzuki ise bu 4a-r satırı Barutçu‟dan farklı olarak metnin en sonuna doğru alıp tarihi ve sonraki sözcükleri İlteriş Kağan ile değil Ton Bilge ile bağladı. Aşağıdaki tabloda yayımcıların, satır ve satırların parçasının takip etmelerini yan yana koyulup gösterilmektedir (SEM – S.E. Malov, SGK – S.G.Klâştornıy, OFS – O.F.Sertkaya, FSB-Ö – F.S.Barutçu-Özönder, KS – K.Suzuzki, İVK – İ.V.Kormuşin, bu makalenin yazarı).

büyütmek için üzerine tıklayınız.

Genellikle bustrofedon durumunda kenar satırların ilk satır olması şart değildir. Çoyr taş babanın satırları taşın tam kenarından geçmesi ve karakterlerin küçülmesi, S.G. Klaştornıy ve O.F. Sertkaya‟nın ilk satır olarak seçtikleri satırın aslında yazıtın başlangıcı olmadığı ipucunu verecektir. F.S.Barutçu-Özönder ve K.Suzuki‟nin kabul ettikleri gibi bence de İlteriş Kağanın ismini datif ekli biçimde içeren satır, metnin baş satırı statüsüne uygundur. İlteriş Kağan isminden sonra neredeyse tamamen silinmiş dört beş karakter bulunmaktaymış. Bunların ardından datif şeklinde tarih gelmektedir: üčinč ay yetiqa “üçüncü ayın yedincisine”. Aydan önce yıl bulunacaktı. Bu yerde *yıl kelimesinin son harfi olabilecek bir karakteri görünüyor gibidir. Önde kalan iki karakterlik mesafe hayvan takvimine göre yıl ismi yer olabilir: ud „inek‟, lü „ejderha‟ veya ıt „köpek‟ mi acaba? S.G. Klaştornıy‟ın gittiği yolu takip edersek, yani yukarıya doğru çıkarsak, sıra iki tane zarfın predikatı olan (a)drlmz kelimesine gelir. (a)drlmz kelimesini negatif fiil şekli olarak değil, bilinçli olarak kısaltılmış kelime olarak okumayı teklif etmekteyim: adïrïlïmïz „ayrılığımız‟ gibi bir şey. Bu şekilde fiilin prosesliliğinden kaçıp isim şekline yaklaşmaya çalışılmıştır. Bu tip kısaltma örneklerinden kitabımda bahsedilmektedir:

(a)d(ï)r(ï)l(ï)m Е-282;
(a)d(ï)r(ï)l(ï)m-a Е-283, Е-511;
bkm E-281;
säčlänim-ü Е-283 [Kormuşin 1997: 82].

Aynı yöndeki düşünceyi F.S. Barutçu-Özönder de dile getirdi fakat bu imkândan daha fazla ilgisini çekmiş paleografik izahı: sanki (a)drlmz kelimesinde M harfinin yazılışı burada ligatür dVm varyantı olabildiğini düşünmeye sebep veriyor [Barutçu-Özönder 2006: 113-114], – hiç paylaşılamaz bir tahmindir. Bununla birlikte vurgulamak istiyorum ki Sn Barutçu‟nun ana fikri, yani metnin bu parçasının kompozisyonu – U- şekli ilk satır; ve anlamı – Ton Bilge ve Ton Yegen Erkin adlı iki kişinin ölüm tarihlerini bildirmesi dolayısıyla doğrudur ve yazıtın problemlerinin yarısını çözmektedir. Çoyren yazıtının ilk satırının sonunda kısa bir cümle bulunmaktadır: tat bardï. Bütün araştırmacılar fiilin son karakterini а olarak okumuştur, fakat burada hakikaten ï kazılmıştır, bunu da K.Suzuki tespit etmektedir [Suzuki 2009: 423]. Araştırmacılardan hiç kimse bu iki kelimeyi müstakil bir cümleye ayırmadı ve hep önceki sözcükle birleştirdi. Bu yüzden Suzuki tat kelimesine „düşman‟ yerine (O.F.Sertkaya teklif ettiği anlam) adırılmaz sözcüğü etkisiyle tam zıt „ayrılmaz müttefiği‟ anlamını kabul etmek zorunda kaldı. Yukarıda belirtilenler doğrultusunda ilk satırın anlamı şöyle anlaşılabilir: “İlteriş Kağan ile, filan yılın üçüncü ayının yedinci gününde ayrılmamız yer aldı (yani biz öldük). Düşman gitti”. Birinci satır, önce yukarıdan aşağıya doğru dik olarak, sonra aşağıda yatay olarak ve sonunda yine yukarıya doğru dik olarak geçerek neredeyse 180 derece dönmüştür. Bu şekilde oluşan yarım çemberin (ya da F.S.Barutçu-Özönder dediği U-şekli) içine iki tane kısa satır yerleştirilmiştir. Her birinde birer isim var. Bu isimler, İlteriş Kağan‟dan ayrılanların isimleridir. -mïz ekinin çoğul şekli, memoriantların iki kişi olduğunu göstermektedir. Yıl, ay ve günden oluşan kesin tarih ve tat denilen düşmanın anılmasına göre yüksek mevkilerde bulunan iki kişinin büyük ihtimalle savaşta öldürüldüklerini göstermektedir. Kağanın isminin kullanıldığına göre ölen iki kişinin onun hizmetinde bulunduklarını göstermektedir. Belki de savaşanların başında şahsen Kağan bulunmaktaydı. Metinde hem Kağan, hem de tat denilen düşmanın anıldığına göre Türklerle savaşanların yabancı olduğunu göstermektedir. Yazıtta, ölenler çok ince bir şekilde övülmektedir; boşu boşuna ölmemişlerdir, çünkü düşman geri çekilmiştir. Övgünün çok sınırlı olması, savaşa Kağanın da katılmış olduğunu kanıtlamaktadır.
3. satırdaki 10 harflik Ton Yegen Erkin ismi tam olarak okunmaktadır ve ardından kesinlikle hiçbir harf gelmemektedir. 2. satırdaki isim ise sadece kısmen okunmuştur: Ton Bilge (7 karakter). Bunların ardından en az 9-10 karakter çok siliktir. Bunlardan üçü (8.-10.) O.F. Sertkaya tarafından velar s¹ ve d¹ olarak okunmuştur. Ortadaki karakter ise a‟dır, üçü = šad. Son beş karakter net olmamasına rağmen b²g²čor¹ = beg çor olarak görünüp okunabilir. En azından č karakterindeki yaba burada diğer harflerden net gözükmektedir. Silik harflerin ilk memoriantın rütbesini veya unvanını belirtmektedir. Görünüşe göre de mevkisi oldukça yüksekti. Bütün bunlara rağmen O.F. Sertkaya tarafından 8.-10. ve benim tarafımdan tespit edilen 8.-17. karakterler kesin sayılmaz. Metnin solunda (heykelin sağ yan kısmında) oyulmuş olan iki tane tamga ölenlerle ilgili olabilir. Tamgalardan biri Aşına soyunun simgesi olan dağ keçi sembolüdür. İkincisini ise S.G. Klaştorny, Yu.A. Zuyev ve Lü Mao-Tsay‟ın araştırmalarına dayanarak Aşide soyunun simgesi olarak bahsedilmektedir [Klaştornıy, 1971: 250-253]. Bu durumda Çoyren yazıtı, Tonyukuk yazıtında birkaç defa anılan Aşina ile Aşide arasındaki savaş işbirliğini mi aksettirmektedir acaba?

Çoyren yazıtı, bustrofedon şeklindeki bir tane yarım çemberlik (U-şekli) uzun satır ve bu yarım çember içindeki iki tane kısa satırdan oluşmaktadır. Kenardaki satırlar bence imzalardır, veya kolofondur. En sağdaki (insan heykelinin sol omuzundaki) satırın başındaki üç dört karakter silinmiştir. Bu karakterler Tonyukuk isminin başlangıcını oluşturamaz, çünkü devamı zaten yoktur. Bu yüzden S.G. Klaştornıy‟ın yaptığı gibi [Klaştornıy, 1971: 257] Çoyren yazıtının, Tonyukuk ve onun katıldığı olaylara bağlanması için hiçbir sebep olmamakla birlikte teorik olarak böyle bir ihtimal
vardır. 5. ve 6. karakter zar zor tahmin edilebilir. Bunları, S.Ye. Malov‟un yaptığı gibi bi şeklinde, yani bitidim kelimesinin başlangıcı olarak okumak mümkün (ancak O.F. Sertkaya‟nın notuna göre burada yazılmamış bir ettirgen eki bulunmaktadır biti[t]dim). Silinmiş olan iki karakterden, b² karakterinin yuvarlak başlık kısmı biraz daha net görünmektedir. Bu yüzden S.G. Klaştornıy bu kelimeyi itd(i)m „düzene soktum‟ olarak okuması yanlıştır. Bu fiile bağlı olması gereken isim için metinde yer yok, bitidim ya da bititdim fiili ise bağlı isim olmadan kullanılabilir. Ardından yazıtı yaptıran kişinin ismi gelmektedir. Ben onu ïrqču (a)yġ(ï)l q(a)ŋ „baba Ayğıl-kahin‟ olarak görüyorum. İlgili karakterler bir karakter hariç bu şekilde S.Ye. Malov tarafından tespit edilmiştir. S.Ye.Malov l¹ yerine buna benzeyen uq karakterini okumuştur. Bütün araştırmacılar son kelime içindeki ŋ karakterini görüp bu üç kelimeyi farklı farklı okumuşlardır (bk. ykarıda). Söz konusu en sağ satır (hesabıma göre dördüncü olan) yukarıdan aşağıya geçmekte, alt kısmında yazıtı yaptıranın ismi bitince bir karakteri daha vardır. Belki de orada daha fazla karakter vardı. Bu satır, birinci satırın yatay kısmı bittikten sonra daha ilerleyerek bir devamı var olduğunu göstermektedir. Bunun devamı çok büyük ihtimalle heykelin öbür tarafında (heykelin sağ yan kısmında, yani formal olarak birinci satırın öncesinde) bulunan satırdır. S.Ye. Malov, bu satırın yazıttaki pozisyonunu doğru tespit ederek en sona koydu. O.F.Sertkaya‟da da aynen oldu. Bu satırın sonradan eklenmiş olması, kısa olmasından dolayıdır. Çünkü bu satır aşağıda birinci satırın ancak ortasına ulaşmaktadır. Ekleme olduğundan karakterler daha küçüktür, fakat çok dikkatli incelendiğinde kesinlikle: ög(ä)n(i)s b(ä)n „ben Ogeniş‟ olarak okunmaktadır. Böyle bir şekilde cümlenin anlamı da açıktır. İlk kelime özel isimdir, ikinci kelime ise predikatif markeridir. Bu marker, sadece genç Ögeniş yazıtta imza attığını kanıtlamakla kalmayıp bir önceki kelime grubunun da imza olduğunu dolaylı olarak göstermektedir. Yazıtın son kelimesi imza sahibinin duygularını ifade etmektedir: öz(ü)ŋ(i)z „ben sizin yakın akrabanızım‟. Çoyren yazıtını oluşturan karakterler hakkında söylediğim her şeyi birleştirerek şöyle bir metin ortaya çıkmaktadır:

Transkripsiyon
(1) iltäris qaġanqa … [yї]l üčinč ay yätiqa
(1r) adїrїlїmїz tat bardї
(2) ton bilgä [sad] …
(3) ton jägän ärkin
(4) biti[t]dim їrqcu ayġїl qaŋ
(4r) ögänis bän özüŋiz

Çeviri
(1) İlteriş Kağan ile …. filan yılının üçüncü ayının yedinci [gününde]
(1r) (ebedi olarak) ayrılmamız (gerçekleşti) . [Fakat] düşman geri çekildi.
(2) [Bu biziz:] Ton Bilge[-şad] …

KAYNAK: İgor KORMUŞİN

Barutçu, 2006 – Barutçu-Özönder F.S. Çoyr Yazıtı // Modern Türklük Araştırmaları Dergisi. Cilt 3, Sayı 3 (Eylul 2006).
Klaştornıy, 1969 – Klaştornıy S.G. Drevnetürkskaya nadpis‟ na kamennom izvayanii iz Çoyrena [Çoyren‟deki Taş Heykeli üzerinde Eski Türk Yazıtı]/ // Pam‟atniki Pis‟mennosti i Kul‟turı Narodov Vostoka. V. M., 1969.
Klaştornıy, 1971 – Klaştornıy S.G. Runiçeskaya Nadpis‟ iz Vostoçnoy Gobi [Doğu Gobi‟den bir Runik Yazıtı] // Studia Turcica. Budapest, 1971.
Kononov, 1980 – Kononov A.N. Grammatika Yazıka Türkskih runiçeskih pam‟atnikov [Türk Runik Kitabeleri Dilinin Grameri]. <VII–IX yy.>. L., 1980.
Kormuşin, 1997 – Kormuşin İ.V. Türkskiye Yeniseyskiye Epitafii. Tekstı i İssledovaniya [Türk Yenisey Epitafları. Metinler ve Araştırmalar]. М., 1997.
Malov, 1936 – Malov S.Ye. Novıye Pam‟atniki s Turetskimi Runami [Türk Runalı Yeni Bulunmuş Kitabeler] //Yazık i Mışleniye, VI–VII. L.,1934.
Orkun ETY-II – Orkun H.N. Eski Türk Yazıtları. II. Istanbul, 1938.
Sertkaya, 1996 – Sertkaya O.F. Göktürk harfli Çoyr Yazıtı // PIAC, XXXIX, Szeged, 1996 – Istanbul, 1996 (отд. оттиск).
Suzuki, 2009 –Suzuki K. Revision and reinterpretation of the Choir inscription // Current archaeological research in Mongolia. Bonn, 2009.


About this entry