Türk Hâkimiyet Anlayışının Mahiyeti

Türk devlet ve hakimiyet düşüncesi meşru temelleri olan yüksek bir yönetim anlayışından kaynaklanmıştır. Türk idare anlayışında siyasi otorite veya hakimiyet kavramı “kut” sözcüğü ile ifade edilmekteydi. Kut’u yani egemenlik hakkını Tanrı vermekte olup, hükümdar yönetme yetkisini Gök’ten alıyordu. Bir başka deyişle Hükümdar, Tanrı irade ettiği, kendisine “kut” (hakimiyet kudreti), “ülüğ” (nasip ve kısmet) ve “yarlıg” (Tanrı’nın izni, kader) bahşettiği için insanları yönetme hakkına sahip olmuştu. Anlaşılacağı gibi Türk siyasi iktidar fikri kaynağı bakımından “karizmatik” bir kudsiyet taşıyordu. Fakat bu karizmatik olma hali daha çok bir “Aile Karizması” ve “Kurumsal Karizma” şeklinde gelişmişti.

Hakimiyet, üstün devlet gücünü karşılar bir ifade olarak devletin kayıtsız ve şartsız bağımsızlığına sahip olması, diğer devletlerle hukuken eşit durumda bulunması, sahip olduğu kuvvet ve kudrete ülke dahilinde rakip olabilecek veya karşı gelebilecek başka bir gücün bulunmaması anlamına gelmektedir. İktidar ise, siyasi anlamda başkalarını yönetme gücüdür. Devlet gücünü elinde bulundurma, başkaları için karar verme ve bu kararları uygulayabilme yetkisidir. Otorite de meşrulaşmış iktidarı ifade eder.

Türk devlet anlayışında onun bir unsuru olarak siyasi otorite veya siyasi iktidar kavramı “kut” sözü ile ifade edilmiştir. Kut kelimesinin çeşitli anlamları üzerinde durulmuştur: W. Radloff; A. Vambery, V. Thomsen kut sözünü “saadet”,1 tabiri iptidai cemiyetlerdeki “mana”ya benzeten Z. Gökalp; “mukaddes”,2 F. Köprülü; “saadet”3 olarak almışlardır. W. Barthold; “saadet” ve “baht” ifade ettiğini söylediği kut kelimesinin Kutadgu Bilig’de “haşmetmeab” (majeste) mefhumunu karşıladığını kabul etmiştir.4 Reşit Rahmeti Arat; “kutlu ve mesut olma”,5 K. H. Menges; “saadet, baht”,6 F. Altheim; “şans, talih”,7 A. V. Gabain; “saadet”,8 R. Giraud, “talih, mutluluk”,9 L. Rasonyi; “saadete ulaşma”,10 A. Bombacı; “şans, kader, talih”,11 A. Caferoğlu; “saadet, devlet, ikbal”,12 T. Tekin; “talih”13 anlamında anlamışlardır.

Ayrıca tüm bu isimlere kut kelimesine mistik bir yaklaşımla Tanrının makbul gördüğü, hangi cisme temas etse ona kudsiyet veren -Z. Gökalp’in deyimiyle- “mana”nın bahşettiği, “iyi talih, şans” ve nihayet “saadet” şeklinde açıklayan G. Clauson14 ile, kut tabirini bilhassa hükümdar için Gök ve Yer tarafından desteklenmesi zaruri, “insanın bir nevi otonom ruhi kudreti” olarak değerlendiren G. Doerfer15 de eklenebilir. “Kut” sözü aşağıda incelenmeye çalışılacağı vechile, Türk hükümdar unvanlarında geçtiğine göre özel ve belirli bir kavramı ifade etmelidir. Örneklerini sıraladığımız Kutadgu Bilig üzerine araştırma yapan alimler, esere doğu ülkelerinde çok rastlanan cinsten bir nasihat ve ahlak kitabı şeklinde yaklaşarak, kut kelimesine de birbirine yakın olmakla birlikte nüanslarda bariz ayrılıklar görünen “saadet, baht, talih” gibi ikinci planda kalan bir çok manalar vermişlerdir. Ancak diğer yandan vaktiyle S. M. Arsal tarafından işaret edildiği16 ve İ. Kafesoğlu tarafından desteklendiği17 üzere “kut” aslında “siyasi hakimiyet” kavramını ifade etmektedir. A. F. Karamanlıoğlu18 ve A. Donuk19 da aynı kanaattedirler. Karahanlı devlet teşkilatını Kutadgu Bilig ışığında inceleyen Reşat Genç de yaptığı müstakil çalışmasında kapsamlı bilgiler vermiş, kut kelimesini “siyasi hâkimiyet kudreti, yani devleti idare kudret ve selahiyeti” manasında görmek gerektiğini belirtmiştir20. Bu bakımdan “iyi talih, ikbal, uğurluluk, saadet ve bahtiyarlık” gibi manalar ikinci planda kalan ve ancak sonraları ortaya çıkan tali anlamlar durumundadır ki, daha çok batı Türk lehçelerinde gelişen bu mana değişikliği veya mana genişlemesinde İslami çevrenin tesiri rol oynamış görünmektedir.21 “Kut” konusunu “Türklerde Devlet Anlayışı” adlı eserinde her yönüyle değerlendiren Bahaeddin Ögel’e göre, “kut sözünün temeli, yüksek devlet düşüncesine ve felsefesine dayanır. Temelinde başarıya yöneltilmiş iyi bir kader, dolayısı ile devlet ve ikbal ile ululuğa erişme anlayışı yatar. Kut sözü de zamanla veya halk arasında talih, uğur, bereket ve mübarek anlayışında kullanılmıştır. Aynı anlayış Türkiye Selçukluları ve Osmanlı Devleti’nde de devam etmiştir.”22 Zaten kut’un “mübarek” manası da Tanrı ile olan ilgisinden doğmaktadır.23 Ayrıca XI. yüzyılda “saadet” kelimesi “kıv” veya “kuvıg” sözü ile karşılanmaktaydı.24 Divanü Lügati’t-Türk’te derlenen bir halk edebiyatı örneğinde “Kut kıwıg berse idhim” yani “Tanrım siyasi otorite kudreti ve saadet verse”25 şeklinde bu iki sözün birbirinden kesin ayrılmış olduğu görülmektedir ki bu durumda “Kutadgu Bilig” adı, kimi bilim adamlarının izah ettiği gibi “mesut edebilecek ilim”26 değil, “Kutadmak” yani “kut sahibi kılmak veya kut”a eriştirmek” fiilinden yapılmış bir isim olup, anlamı da “siyasi otorite bilgisi” veya “devlitli olma, devleti idare etme bilgisi” dir.27 “Siyasi otorite” anlamına Oğuz Destanı’nda da karşılaştığımız kut sözü, özellikle Kutadgu Bilig’de doğrudan doğruya devlet kelimesinin Türkçe karşılığı olarak kullanılmıştır.28 Fakat burada kastedilen devlet “state” değildir. Zira Türklerin bu manada “il” (veya el) kelimesini kullandıkları bilinmektedir. O halde buradaki devlet (yani kut), “devlet kuşu” deyiminde saklı olan manadaki devlettir29 ve hukuki bakımdan devletin, siyasi otorite unsurunun, kaynağını ifade etmektedir.

KAYNAKÇA:

*Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, ANKARA
1 A. DONUK, “Türk Devletinde Hâkimiyet Anlayışı”, s.51
2 Z. GÖKALP, Türk Medeniyeti Tarihi, s.49
3 A. DONUK, Eski Türklerde(İdari-Askeri) Unvan ve Terimler, s.78
4 V. V. BARTHOLD, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, s.182 vd.
5 Yusuf HAS HACİB, Kutadgu Bilig, I, s. XXV
6 A. DONUK, Unvan ve Terimler, s.79
7 a.g.m., s.79
8 A. DONUK, Hâkimiyet Anlayışı, s.51, Not: 120
9 a.g.e., 51
10 L. RASONYİ, Tarihte Türklük, s.111
11 A. BOMBACİ, Kutadgu Bilig Hakkında Bazı Mülahazalar, s.73

12 A. CAFEROĞLU, Türk Dili Tarihi, II
13 A. DONUK, Unvan ve Terimler, s.79
14 a.g.e., s.79
15 a.g.e., s.79; Yine toplu bilgiler için bkz.A.GÜLER, Türk Yönetim Anlayışının Kaynakları,
s.8-9
16 S.M. ARSAL, Türk Tarihi ve Hukuk, s.120 vd.
17 İ. KAFESOĞLU, Kutadgu Bilig ve Kültür Tarihimizdeki Yeri, s.33 vd.
18 A. F. KARAMANLIOĞLU, “Kutadgu Bilig’in diline ve adına dair”, s.127-131. KARAMANLIOĞLU şöyle demektedir: “Biz Kutadgu Bilig’deki “kut” mefhumunun tamamen “devlet” sözünün bugün de ifade ettiği anlamlar karşılığı olduğunu kabul ediyor ve bunun ondan birkaç asır sonra bir Türk hükümdar şairi Kanuni (Muhubbi) nin meşhur “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi /Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” beyitinde yaptığı gibi bir edebi sanat ile kullanıldığını sanıyoruz. Yani hem hükümranlık, hem saadet. Zaten metinde (Kutadgu Bilig) de “Kut”u temsil eden Ay-Toldı’nın öğütlerinde veya görüşlerinde hem hükümdara, hem de genel olarak o konuda bütün okuyuculara ve insanlara yol gösteren bir tutum buluyoruz. Şu halde “Kutadgu Bilig” adı da bizce “Devlete erişme bilgisi” diye çevrilebilir. Devlet ama iki cihanda aziz eden bir devlet!…” (a.g.m, s.130,131)

19 A. DONUK, Hâkimiyet Anlayışı, s.51 vd.

20 R. GENÇ, Karahanlı Devleti Teşkilatı, s.67
21 İ. KAFESOĞLU, a.g.e., s.33
22 B. ÖGEL, a.g.e, s.210; Ayrıca ÖGEL “kut” üzerinde çeşitli alimlerin düşüncelerini de sıralamış ve polemiğe tabi tutmuştur. Bkz. a.g.e., s.173 vd.
23 İ. KAFESOĞLU, a.g.e., s.33-34; A.GÜLER, a.g.e., s.9
24 A. CAFEROĞLU, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, s.177; İ. KAFESOĞLU, a.g.e., s.34
25 KAŞGARLI MAHMUT, Divanü Lûgat-it Türk, I, s.320
26 V.V. BARTHOLD, a.g.e., s.182
27 S.M. ARSAL, Türk Tarihi ve Hukuk, s.120; İ. KAFESOĞLU, a.g.e., s.34; R. GENÇ, a.g.e.,
s.67; A.GÜLER,a.g.e., s.10
28 S.M. ARSAL, a.g.e., s.125

29 R.GENÇ, a.g.e.,s. 67


About this entry